Son zamanlarda ‘’seviyorum’’ adı altında , şiddet, zorlama, sömürme, kişiyi yada durumları kötüye kullanma gibi bir çok davranışa çokça şahit olmaya başladık. Hepimiz nasıl sevgi bu ya hu demişizdir. Evet bunlar uç noktalar gibi gözükse de olay buraya gelene kadar belki de başka unsurları gözden geçirmek gerekir.
Araştırmacılar bu konuyla ilgili dört önemli unsuru şu şekilde ortaya koymuşlardır.
1- Gerçek sevgi tarafların karşılıklı ‘’empatik’’ anlayışını içerir. Seven kimse, sevdiği kişinin duygu ve yaşantılarını anlar ve paylaşır.
2- Seven kimse, sevilenin iyilik, mutluluk ve gelişmesi ile derinden ilgilenir.
3- Seven kimse, kendi olanaklarını ve kaynaklarını sevilen kişinin iyilik, mutluluk ve gelişimi için sunmaktan büyük zevk duyar.
4- Seven kimse, sevilen kişinin, mutluluk ve gelişmesini sağlayacak bütün çabalara geniş anlamda katılır ancak, onun benlik bütünlüğünü davranış bağımsızlığını asla kısıtlamaz saygı duyar. (Fromm, 1956)
Bir sevilen olarak ilk aşamada bu unsurları değerlendirmek gerekir. Ancak genellikle daha büyük ve gösterişli davranışları bu konuda yanıltıcı olmaktadır. Gösterişli evlilik teklifleri ve hediyeler, hayatın akışına uygun olmayan sürekli şımartılmalar vb. davranışlar, abartılı edilen sözler ve verilen vaadler gibi… Tüm bunların yanıltıcı olmasının ana nedenlerinden biri kişinin yalnızlık kaygısından kurtulmak ihtiyacından doğabilmektedir. Nasıl sevildiğimize bakarken sağlıklı bir birleşme olması için kendimizinde bağımsız kişiliğimizi koruyarak karar alması, sevme ve sevilmenin unsurlarını karşılıklı tamamlanması gerekmektedir. Böylece başta da vurguladığımız gibi şiddet, sömürü ya da kötüye kullanma gibi unsurların ortaya çıkması ilk basamakta sonlandırılmış olur.
Sevde ŞİŞMAN ERELİ