Romeo ve Juliet , Shakespeare’in; talihsiz karakterleridir. Verona’da geçen bu drama, Capulet ve Montague aileleri arasındaki düşmanlığı konu alır. Romeo, Montague ailesinin 17 yaşındaki genç bir üyesidir ve Juliet ise Capulet ailesinin güzeller güzeli kızıdır. İki genç, ilk görüşte birbirlerine aşık olur ve bu aşk, kendilerini ve ailelerini trajik bir sona doğru sürükler. Romeo ve Juliet’in aşkı, toplumun ve ailelerinin onları ayırmak istediği bir ilişkidir. Ancak bu gençler, aşklarının peşinden gitmekte kararlıdırlar. Sevdalarını gizli tutmak zorunda kaldıkları için çeşitli entrikalar ve zorluklarla dolu bir yolculuğa çıkarlar. Her şeye rağmen, aşklarıyla yaşam bulurlar. Onları ayırmaya çalışan ailelerine karşı koyar ve çareyi intihar etmekte bulurlar. Bu acı dolu ölüm sonrasında, kan davalı iki ailenin barışmasına yol açar. Fakat genç âşıkların acı kaderi onların hikayesini her zaman hatırlanacak bir efsane haline getirir.
Romeo ve Juliet’in kalıcılığı, her kültürde ve zamanda anlam bulan evrensel bir aşk hikayesi olmasından ileri gelir. İnsanlar, bu genç âşıkların yaşadığı derin aşkı, kendileriyle özdeşleştirirler ve benzer deneyimler yaşadıklarına veya yaşayabileceklerine inanırlar. Çiftin duygularındaki yoğunluk yüzyıllardır tüm insanlığı etkilemektedir. Bu çocuk yaştaki kahramanların aşkları neden bu kadar yoğundur? Romantik bir insan bunun mükemmel bir aşk olduğunu söyleyebilir ancak bir psikolog bunun ebeveyn etkisi olduğunu söyleyecektir. Ebeveyn müdahelesi aslında çiftin birbirine olan bağlılığını artırmıştır. Bunun nedeni pek tabi sosyal psikoloji ile açıklanabilir. Burada azlık ilkesi söz konusudur. Bu ilkeye göre insanlar herhangi bir konuda engellendiği zaman nesneye karşı daha yoğun duygular beslerler. Daha az erişilebilir olan fırsatlar daha değerli olur. Romeo ve Juliet’e aileleri tarafından eğer hiç engel çıkarılmasıydı belki de aşkları hiç bu kadar yoğun olmayacak ve her sıradan ilişkide olduğu gibi birbirlerinden sıkılıp ayrılacaklardı.
Sıdıka BAŞALTIN